Altınoluk Dergisi, 2008 – Kasim, Sayı: 273, Sayfa: 046
Altınoluk: Bir kurban bayramına daha yaklaşıyoruz. Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı’nın önemli hizmet alanlarından biri olan kurban faaliyetlerinize bu sene daha bir yoğun hazırlandığınızı görüyoruz. Kurban organizasyonunuza ilişkin hazırlıklarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Prof. Dr. H. Kâmil YILMAZ: Hayır kurumlarının hayırda yarıştıklarının önemli mevsimlerinden birisi Ramazan ise öbürü de Kurbandır. Malum, Ramazan atmosferinde insanların merhamet duyguları daha bir depreşmekte, insanlarda yardıma muhtaç olan kişilere yardım etme arzusu, infakta bulunma kaygısı daha bir öne çıkmaktadır. Nitekim Peygamberimiz’i (s.a.) anlatan eserlerde de onun Ramazan ayı geldiğinde yağmur yüklü bulutlar gibi bir sehâvet ve cömertlik duygusu içerisinde bulunduğundan bahsedilmektedir. Dolayısıyla hayır kurumları da insanımızın ibâdet yoğun bir iklimde bulunduğu Ramazan ayında derya gönüllü insanlardan yıkık gönüllü insanlara ulaşan bir köprü olmayı önemsemekte ve bu Ramazan ikliminde hayır faaliyetlerine daha bir ehemmiyet vermektedirler.
Ramazanın ardından gelen kurban bayramı da hayır ve infak için önemli bir atmosferdir. Çünkü bizim dini iki önemli bayramımız vardır. Bu iki önemli bayramın ikisi de çok önemli dini ibadetlerden sonra kutlanmaktadır. Ramazan bayramı oruç gibi takvâ yoğun bir ibâdet mevsiminden sonra Cenâb-ı Hakk’ın bir lütfu olarak bayram sabahına ulaşma mutluluğuyla kutlanır. Kurban bayramı da hacc farîzasının îfâsından sonra kutlanan bir bayramdır. Gerek oruç, gerek hacc İslâm’ın temel iki önemli şartıdır. Keza kurbanda da oruçta olduğu gibi bir takvâ heyecanı vardır. Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de: “Sizin kestiğiniz kurbanların ne etleri ne kanları Allah’a ulaşacak değildir. Allâh’a ulaşacak tek şey sizin gönlünüzdeki takva duygusudur”1 buyurmaktadır. Bu nedenle kurban mevsimi hem bayram, hem ibâdet hem de yardımlaşma bakımından önemli bir dönemdir.
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı yaklaşık çeyrek asra ulaşan sürede hayır faaliyetleri ile ünlenmiş önemli bir kurumdur. Hatta bu mânâdaki hizmetleri yurtdışında bile makes bulmaktadır. Dolayısıyla Kurban mevsiminde, Ramazan ikliminde ve diğer zamanlarda ya hayırlarıyla insanlara ulaşmak isteyen vatandaşlarımıza aracı olmakta ya da bizzat kendi imkanları ile bu tür hizmetleri îfâ ve icrâ etmektedir.
Yaklaşan Kurban bayramı bizim vakıf olarak önemsediğimiz bir dönemdir. Bu dönemde ülkemizde kurban kesen ve kesemeyen insanlar var, keza bizim dışımızdaki ülkelerde, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da ve özellikle Afrika ülkelerinde kurban kesemeyen insanlar var. Bu insanlara kesilen kurbanlardan oluşan et imkânlarıyla ulaşılmasının önemli bir husus olduğunu düşünüyorum. Peygamber Efendimiz kurban etlerinin kurban kesemeyenlere ulaştırılmasına yönelik tavsiyelerde bulunmuş ve başlangıç döneminde kurban etinin kurban günlerinde dağıtılıp tüketilmesini emretmiştir.
Biz bu kurbanda gerek İstanbul’da gerekse yurtdışındaki kardeş ülkelerdeki kardeşlerimizin bulunduğu Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya’daki ve gerekse Afrika gibi ülkelerde kesim faaliyetinde bulunmak istiyoruz. Bunu onlara Türkiye’den ulaşan bir içtimâî güzellik, bir paylaşım olarak görüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, pek çok ülkede senede bir defa kurban vesilesi ile et yüzü gören insanlar var ama bir taraftan da son derece yüksek seviyede imkânları olan insanlar var.
Altınoluk: Bu sene yurt dışı kurban faaliyetlerinize ilişkin hedefleriniz neler?
YILMAZ: Bu sene inşâallah vakfımız, gönüllülerinin açtığı müesseselerinin bulunduğu Kafkaslar’da, Orta Asya’da, Balkanlar’da ve Afrika’da kurban kesimi için yeni bir seferberlik başlattı. Özellikle Orta Asya, Balkanlar ve Kafkaslar’daki ülkelerde Hüdâyî Vakfının yetiştirdiği insanların kurduğu müesseselerde insanlar Türkiye’den, Hüdâyî Vakfı camiasından taleplerde bulunmaktadırlar. Bu yüzden bu sene böyle bir fâaliyeti bu ülkelerde yapma ihtiyacını hissettik. Zaten ülkemizde yıllardan beri kurban hizmeti yapıyorduk, yapmaya devam ediyoruz. Ama bu hizmet, biraz daha kapsamlı bir faaliyettir.
Hedefimiz Türkiye ile Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya’da yaşayan kardeşlerimiz arasında bir dostluk köprüsü oluşturmaktır. Oralarda kurulan iftar sofraları, kesilen kurbanlar Türk bayrağının dalgalanmasına vesile olan faaliyetlerdir. Sonuçları itibariyle güzel faaliyetler bunlar. Çünkü orada kestiğiniz bir kurbanın etini en az 15-20 kişiye ulaştırıyorsunuz. Ve 15-20 kişinin Türkiye ve insanlık adına duâlarını alıyor, gönüllerini kazanıyor, bir dostluk köprüsü oluşturmuş oluyorsunuz. O ülkelerde binlerce, on binlerce kurban kesme imkânı bulduğumuz zaman daha yüksek hedeflere ulaşmış olacağız ve o insanların yüreklerinde bir dostluk kalacak.
Altınoluk: Yurt dışında kurban kesimlerine ilişkin biraz daha detaylı bilgi verir misiniz? Kurban kesim faaliyetlerinin olduğu ülkeler nasıl belirleniyor? Oradaki organizasyon nasıl yapılıyor? Kesimleri, dağıtımı bizzat vakfınızın elemanları mı gerçekleştiriyor?
YILMAZ: Özellikle bizim tanıdığımız ve birlikte çalışabileceğimize inandığımız dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlar varsa onlarla irtibat kurduktan sonra karar veriyoruz. Bizimle işbirliği yapacak olan insan ve sivil toplum kuruluşlarının bulunmasını önemsiyoruz. Bununla ilgili hazırlık faaliyetlerimiz sürüyor. Kurban vâcip bir ibâdet olduğundan hem zamanında, hem de uygun şartlarda kesilmesini ve hem de gerekli yerlere ulaştırılmasını önemsiyoruz. Herhangi bir yerde bu tür bir organizasyon sağlayabileceğimize kâni olmadan kurban kesmeyi düşünmüyoruz.
Bizim ülkemizde insanlar kurban ibâdetini çok önemsemektedir. Çünkü biz hanefîyiz. Kurban da hanefî mezhebine göre vaciptir. Kurban ibâdetini İslâm dünyasında en ciddi gerçekleştiren insanların Türkiye’de bulunduğunu düşünüyorum. Diğer bazı İslâm ülkelerinde bulundum. Şafi mezhebinde kurban kesmek sünnet olduğundan bazı İslâm ülkelerinde önemli bir kurban faaliyeti yok.
Altınoluk: Kamuoyunda yurt dışında kurban kestirilmesine ilişkin dini bazı tereddütler dillendiriliyor. Bu konuda okuyucularımızı bilgilendirebilir misiniz?
YILMAZ: Bu konuda halkımızın hassasiyetleri var. Malum bizim mezhebimize göre kurbanın ilk üç günde kesilmesi esastır. Kurban kesildiği zaman kurban sahibine bu mesajla bildirilmektedir ki kurban sahipleri kurban için nâfile namaz kılabilsinler.
Halkımızın teveccühü ile inşâallah sayıları yüz binlere ulaşan kurbanlar kesebileceğimizi ümid ediyoruz. Yaklaşan kurban bayramı vesilesi ile halkımızın kurban bayramını tebrik ediyor Cenâb-ı Hakk’tan halkımıza, İslâm âlemi’ne ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Dipnot: 1) el-Hacc, 22/37.