Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz

MİSYON ve VİZYONUMUZ

Toplumda din ve din adamlarının konumu sütün içindeki laktoz gibidir. Nasıl sütün içinden laktozu alırsanız geriye su kalırsa toplumdan da dîni değerleri ve din hâdimlerini alırsanız aynı şey olur.

Toplumda din ve din adamlarının konumu sütün içindeki laktoz gibidir. Nasıl sütün içinden laktozu alırsanız geriye su kalırsa toplumdan da dîni değerleri ve din hâdimlerini alırsanız aynı şey olur.
Târih boyunca din hâdimleri toplum hayatında önemli fonksiyon icrâ etmiştir.
İslâm’ın tebliğ ve dâveti ile korunmasında iki ordu vardır.
1- Leşker-i gazâ: Mücâhidler
2- Leşker-i duâ: İlimleri, kalem ve kelâmları, hizmet ve irfanları ile topluma yön veren insanlardır. Onlar toplumda âdetâ fırtınalardan sığınılan bir limandır.
Güler yüz ve hikmetli sözleriyle sağlam toplum kumaşını dokuyan usta sanatkârlardır.
Toplum dokusu onlarla sağlam ve sarsılmazdır.
M. İkbâl’in: “Kaçıp Müslümanlardan sığındım Müslümanlığa.”
Toplumumuzda insanlar da bunaldıkça Müslümanlığa, din ve diyanete sığınmaktadır.
Müslümanların hataları olabilir, ama Müslümanlık tertemiz semâvî bir dindir. Onu temsil eden Diyanet de toplumun gözünde aynı sâfiyettedir ya da öyle olmalıdır.
Toplum bir akarsu gibi. Ancak akarsuyun bir lağıma karışması ne kadar kötü.
Öyle bir nehr-i muazzam gibi cûşetmişsin
Fakat eyvah! Çorak yerde akıp gitmişsin.
Toplumun akışını yönlendirecek din ve diyânet mensuplarıdır.
Müslümanlık farz-ı muhal en mâhir aşçının pişirdiği bir yemek ise onu servis eden garsonlar mesâbesinde olan Diyânet temsilcilerinin ona yakışır zarâfet, nezâket ve nezâhette olması gerekir. Değilse o aşı topluma sunmakta zorlanırlar.
Din hizmetinin bir devlet kurumu olan diyanetle yapılmasının ayrı bir anlam ve önemi, pek çok yararı vardır. Bunların tâdâdına gerek görmüyorum. Ancak bunun bir de negatif tarafı var: O da devletin bürokratik hantal yapısının hizmete yansıyıp, amatör bir ruh yerine profesyonel bir anlayışı egemen kılmasıdır.
Oysa ki din hizmetlerinde aslolan amatör bir rûha sahip olmaktır. Nitekim cenâze işi bile öyledir.
Cenâze yıkayıcılığı gibi diğer dînî sosyal hizmetler profesyonelleştikçe ruh kaybolmaktadır. Oysa ki din bir aşk, sevdâ ve heyecan işidir.
Allah Rasûlü ashâbına cildler dolusu kitap okutmadı, doktora, master ya da akademik çalışma yaptırmadı.
Biz bu ayrıntıyı hep atlıyoruz. Kur’an’da iman ile birlikte amel-i sâlih vurgusu vardır.
Sâlih kelimesi, tamir etmek, düzeltmek anlamına salâh kökünden
Sâlih amel değiştiren dönüştüren ameldir; ferd planında da dönüştürür.
Toplum planında daha çok:اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
İlim, amel ve i’lam.
عمل اعلامعلم
Tamirciye eşyânın bozuk olanı gelir.
Din adamı bir gönül tamircisi gibidir.
Onun sanatkârlığı yetiştirdiği cemâatinin kalitesiyle ölçülür.
Başarıya ulaşmanın kurumsal kimliğe bağlı bir misyon ve vizyon ile alakası meydandadır.
Bu dönemde toplum Diyanet’ten ölçülebilir bir hizmet bekliyor. Yaptığımız her hizmetin geri dönüşümlerinin câmi, aile-irşad, eğitim toplumsal faaliyet olarak ölçmenin yollarının bulmak. Bu hem bizi heyecanlandırır, hem topluma güven verir.

BİZ KİMİZ?
1- Müslüman ferdler olarak T.C. Diyanet teşkilatının şerefli mensuplarıyız. Kendini hizmete adamış insanlarız. Bu yolla hem hizmet gerçekleştirmekte, hem maişet temin etmekteyiz.
2- Dünya ve âhiret mutluluğuna talibiz. Bunun için Allah rızâsı ve âhiret gaye, dünyâyı vâsıta görmüşüz.
Yaptıklarımızın hesabı var.
Nefsi ve dünyâyı putlaştırmaktan Allah’a sığınırız.
3- Topyekün insanlığı kucaklayan bir anlayışa sahibiz. İkbal: “Dünyanın gidişatından Müslüman sorumludur” der. Yaratılanı yaratandan ötürü severiz.
4- “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışına sâhibiz.
Yetim, dul, hasta, çaresiz…
“Bugün bir yetim başı okşayanınız, hasta ziyaret edeniniz, cenaze teşyiine katılanınız var mı?”
5- Şahsi gelişimimizi önemsiyoruz.
a- Düzgün bir ibadet hayatı,
b- Muntazam bir aile düzeni,
c- Yüksek ahlâkî davranışlar.

NE İSTİYORUZ?
1- Allah’a Rasûlü’ne ümmet olmak,
Din hizmetleri alanında milletimize, memleketimize ve insanlığa hizmet.
2- Ülkemiz ve İslam dünyasının dîni problemlerini görmek ve çözmek için personelimizle elimizden gelen gayreti göstermek.
3- Canlı, diri, gönül duygusu yüksek hizmet ekibimizle yeni gönüllere ulaşmak, toplumdaki dindarlık seviyesini bilgi, inanç, ibadet ve ahlak açısından yükseltmek.
4- Diyanet mensublarından kimsenin çekinmesine gerek yok. Çünkü bizim gözümüzde herkes değerli. En kötüye bile en çok faydamız dokunur.
5- Ortak gayeler etrafında buluşmak bütünleştirir. Bir elin iki elin sesi.
Hz. Mevlânâ: 1+1= 11 eder.
Tevhîd-i efâl, tevhîd-i kulûbe vâbestedir.
Hz. Mevlânâ: Bütün insanlarda aynı ruh vardır. Fakat bedenler-tenler yüz binlercedir. Dünyada sayısız badem vardır, ama hepsinde aynı yağ bulunmaktadır. Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler vardır.  Fakat hepsinin anlamı birdir.
Yetmiş iki millet birliğ ile bakmayan
Şer’ ile evliyâse hakikatte âsidür.
Sen seni ne sanursan ayruğa da ânı san
Dört kitabın mânası budur eğer varise
İnsanoğlu dehaya hayrandır lakin şahsiyet ve karakterin peşinden gider. Biz bugün toplumda ideal insan yetiştirmek durumundayız.
Topluma yön verecek irşâd hizmetlerinde:
“Ekmel, ecmel ve ahsen insanlar yetiştirmeli ve bunları çoğaltmalıyız.”
Bunlar toplumda kanaat önderi rehber imamlar hâline gelmeli.
Toplumlar bu tür yetişmiş insanlarla devam eder. Nitekim Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. Cerrah, Muâz b. Cebel, Huzeyfetü’l-Yeman gibi… bir oda dolusu yetişmiş insan dilemişti.
İki kimseye gıbta edilir:
1- Allah’ın ihsânını hak yolda harcayan,
2- Allah’ın verdiği ilimle amel edip onu başkalarına öğreten.