Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz

İLİM, AMEL, SEYR U SÜLÛK/AZİZ MAHMUD HÜDÂYÎ’DEN

İlim, insanların manevî derecelerinin yükselmesine sebep olduğu gibi, göklerin ve yerin Rabbi olan Yüce Allah’ın sevgisini kazanmaya da vesile olur. Nitekim Allah Teâlâ:
Allah iman edenlerinizi yükseltir. Kendilerine ilim verilenler için ise dereceler vardır. buyurmaktadır.
İbn Abbas (r.a.)’dan gelen bir rivayette Cenâb-ı Peygamber (s.a.) şöyle buyurmaktadır:
Âlim mü’min, âlim olmayan mü’minden yediyüz derece daha faziletlidir. Her derecenin arası, arz ile semâ arası kadardır.
Ebû Abdullah el-Buhârî der ki: İlim amelden öncedir; çünkü amele ilim sayesinde başlanabilir. Nitekim Allah’ın birliğini bildiren âyet bile: Ey Rasûlüm! Şunu bil ki, Allah’dan başka hiçbir ilâh yoktur şeklindeki ifadesiyle bilmeyi birinci olarak zikretmektedir. Yine Cenâb-ı Hakk: Allah’tan kulları içinde ancak (kudret ve azametini bilen) âlimler korkar. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? buyurmaktadır.
Peygamberimiz buyurur ki: Cenab-ı Hakk, İbrâhim (a.s.)’e, kendisinin âlim olduğunu ve ilim sahiplerini sevdiğini vahyen bildirmiştir.
Âlimin âbid’e üstünlüğü benim, ashabımdan sıradan bir sahabiye olan üstünlüğüm gibidir.
Kıyâmet günü üç gurup insan şefaat edecektir. Onlar da: Peygamberler, âlimler ve şehidlerdir.