Vâizlik söz ve öz ile gönül inşâ ustalığıdır. Çünkü irşâd sesleri ancak pırlanta kelimelerle ifade edildiği zaman gönüllerde mâkes bulur. İrşâdın sıradan sözlerle değil; rûha tesir edecek güzel, hikmetli, edebî ve titizlikle seçilmiş belîğ ifâdelerle yapılması ilâhî emirler cümlesindendir.
Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:
اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ
“(Rasûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et!..”
Ruhlar hikmete meclûbdur. Hikmetli söz, rûhun gıdâsıdır. Hz. Ali buyurur ki: “Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenler yorulduğu gibi ruhlar da yorulur.” Dil ve lisan, ilâhî hakikatlerin bediî ve rûhânî güzelliklerini sergileyen hikmet pınarı olmalıdır.
1- Rehber vâiz ilmî durumunu ve mânevî hâlini ikmal etmiş olmalıdır. Çünkü sözün gücü, öz ve amelden gelir. Nitekim Allah Teâlâ sözün en güzelinin amelle buluşan ve Allah’a çağıran söz olduğunu şöyle ifâde buyurur:
وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
“(İnsanları) Allah’a çağıran, sâlih amel işleyen ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” Amel, sâhibini canlı ve heyecanlı hâle getirir. Çünkü heyecanını sürdüremeyen donuk ve câmid bir dâvetçi ise gücünü kaybeder.
Rehber vâizlerimiz keyfiyetli insan yetiştirmek için mürşid tabîatlı, vâiz ve imam vasfındaki mânevî şahsiyetleri tanıyıp tanıtmalı ve talebeleri üzerinde model oluşturmak için onlara hayranlık uyandırmalıdır.
2- Vâiz etrafına pozitif enerji ve rûhâniyet veren kimsedir. Bürokratik kimliğimizin yanında Hakk’ın ve halkın bize verdiği rûhânî kimliği unutmamalıyız.
3- Tamirci sanatını tamir ettiği eşyada gösterdiği gibi vâiz başarısını, eğittiği kişilerde sergiler.
4- Rehber vâiz karakter ve hayranlık tevzi eden bir kimse olmalıdır. Çünkü insanlar dehâya hayrandır, ama karakterin peşinden giderler. Vâiz karakter ve şahsiyetiyle muhâtabında ilgi ve alaka uyandırabilmelidir. Bunun neticesinde halk ve dinleyiciler bir arı gibi hangi çiçekten bal toplaması ve onu nasıl ikram etmesi gerektiğinin idraki içinde olacaktır. Hz. Peygamber’i yücelten el-Emin unvanını hak eden karakteriydi. Mekkeli müşrikler bile onun şahsiyet ve karakterinde ittifak halindeydi. Nitekim Ebû Cehil bile Hz. Peygamber’e: “Biz sana yalancısın demiyoruz. Çünkü Emin sıfatını sana biz verdik” demek zorunda kalmıştı. Kur’an’da bu husus şöyle ifade buyrulur:
قَدْ نَعْلَمُ اِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذ۪ي يَقُولُونَ فَاِنَّهُمْ لَا يُكَذِّبُونَكَ وَلٰكِنَّ الظَّالِم۪ينَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ يَجْحَدُونَ
“Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah’ın âyetlerini inkar ediyorlar.”
5- Rehber vâiz eğittiği kişileri gönül insanı olarak yetiştirmeye gayret etmelidir. Çünkü gönülleri ilâhî hakikatlerle tezyin edecek bilgilere ihtiyaç vardır. Vâiz insanların gönlünü bunlarla inşâ eder.
6- Rehber vâiz dersine mâbede girer gibi, edeb ve huşû ile girmelidir.
7- Vâiz sertlikten uzak durmalıdır. Çünkü sertliğin fazlası kin doğurduğu gibi hoşgörünün aşırısı da otoriteyi zayıflatır. Başarı ve selamet ortayı bulabilmektedir.
8- Vâizin tabiat-ı asliyesi tebessüm olmalıdır.
9- Rehber vâiz talebesinin rûhuna girecek bir damar bulmalıdır.
10- Rehber vâizlik herhangi bir meslek değil, nebevî bir meslektir.
11- Vâiz, liyâkat ve ehliyet sahibi olmalı, eğittiği çınar istîdâdındaki talebeyi bir metre boyunda bir çalı-çırpıya dönüştürmemelidir.
12- Vâizler gönül işçisi ve istikbal mimarlarıdır.
13- Rehber vâizlik, vâizlikte olduğu gibi insan yetiştirme sanatıdır.
14- Rehber vâizlik sabır ve sebat isteyen bir iştir. Tahammülsüzlük ve şikâyetin başladığı yerde sonuç almak zordur.
15- Rehber vâiz, Allah rızasını ön planda tutan, talebesini incitmeyen ve onlardan incinmeyen nazik ve derin ruhludur.
16- Rehber vâizin ilgi alanı, branşı ve bilgisiyle sınırlı olmamalıdır. Bir kitap şeklinde önüne açılmış bulunan dünyanın bütün güzellik ve hikmetleri onun ilgi alanına girmelidir. O kâinat kitabını ve kendisini okumasını bilmelidir.
17- Rehber vâiz, sadece bilgi veren değil, talebenin gönül dünyâsına aşk ve samîmiyet tohumları eken, ilgi uyandıran, ufuk açan, fıtrat ve akl-ı selîme çağıran, usûl ve erkân öğreten ve öğrenme metodlarını gösterendir.
18- Rehber vâiz, İslam şahsiyetine yakışır tarzda hareket eder. Yaptığı her iş ve hareket ile söylediği her sözün, muhataplarının şahsiyet yapılarına koyduğu tuğla mesâbesinde olduğunu bilir.
19- Rehber vâiz, muhatablarını kendisine tevdi edilen bir emânet bilerek hareket eder.
20- Rehber vâiz muhatablarını, kendisinin arkasından emaneti götürecek rehber insanlar olarak yetiştirmeyi hedefler.
Bu işin malzemesi muhabbet, harcı gayret, sonucu da tevfik-i ilâhiye mazhariyettir.