Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz

Tâhâ el-Harîrî – Kuddise Sirruh

Altınoluk Dergisi, 1993 – Ekim, Sayı: 092, Sayfa: 033

Altın silsilenin 32. halkası Irak’ın Musul vilayetine bağlı Erbil’in Harir nahiyesinden Şeyhi Taha’l-Hakkarî ile aynı adı taşıyor. Doğduğu Harir nahiyesine nispetle “Harirî” nisbesiyle ünlü Taha’l-Harîrî’nin hayatı ve hizmetleri hakkında M. Es’ad Efendi’nin Risale-iEs’adiyye‘sinde kendi terceme-i halini kaleme aldığı bölümde verdiği bilgilerle, yine Es’ad Efendi’nin sohbetlerinde tutulan notlardan başka bir bilgiye sahip değiliz. M. Es’ad Efendi’nin: “Tarikat-i aliyyede seyr u sülüküm ne babamın, ne de dedemin irşad zamanlarına rastlamadığından o zamanın kutb-i irşadı bulunan Taha’l-Harîrî en-Nakşbendî el-Halidî hazretlerinin hizmetine girdim. 1292/1875 senesine; yani vefatına kadar beş sene müddetle hizmetlerinde bulundum ” şeklindeki ifadelerden Şeyh Taha’nın iyi bir tahsil görmüş, itibarlı ve saygın bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Dini ilimleri devrin ulemasından okuduktan sonra Mevlana Halid el-Bağdadînin Erbil’de bulunan halifesi Hidayetullah Efendi’nin hizmet ve himayesine girdi. Hidayetullah Efendi, Taha’l-Harîrî’nin yerine irşad makamına geçecek olan M. Es’ad Erbili’in dedesidir.

Taha’l-Harîrî’nin, Mevlana Halid

Bağdadî halifelerinden Osman Tavili ile de görüştüğü bilinmektedir. Hatta Osman Tevili’nin Şeyh Hariri hakkında”o, bizden büyüktür.” diye övgülerde bulunmuştur.

Gerek Hidayetullah Efendi ve gerekse Osman Tavili ile görüşüp kendilerinden feyz alan Taha’l-Harîrî, devrin ünlü şeyhi Taha’l-Hakkari ile önce alem-i menamda, ardından kendisini ziyaret ederek görüşmüş ve çok kısa bir süre içinde hilafete hak kazanmıştır.

Taha’l-Harîrî, ilk iki şeyhten gördüğü seyr u sülük, son şeyhten aldığı icazetten sonra fıtratındaki “üveysi” istidad sayesinde sık sık alem-i manada Allah Resülü’yle görüşmek şerefine nail olmuştur. Şeyh Taha, tarikat silsilelerinde “üveysi” yolla irşad gören şeyhlerin ilki değildi Nitekim Abdülhalik Gucdüvani ve Şah-ı Nakşbend hazretleri de üveysidirler. Üveysilik: Asr-ı saadette yaşayıp Hz. Peygamber’le cismani olarak görüşemeyen Üveys el-Karanî’ye nispetle kullanılan tasavvuf kavramıdır. Tarikat piri veya Hz. Peygamber’le rüya yoluyla görüşüp seyr u sülük gören tarik erbabı hakkında kullanılır.

Vefatı:

Taha’l-Harîrî. Erbil ve Musul bölgesinde yaklaşık kırk yıl süreyle halkı irşad ile meşgul oldu. 1292/1875 yılında vefat etti. Erbil’de medfundur.

Hariri ve Riyazat

Nakşbendiyye tarikatı, ruhu güçlendirip nefsi onun emrine vermek anlamına gelen “ruhanî usulü” uygulayan bir tarikattır. Bu yüzden bu tarikatta riyazata nefsanî tarikatlarda olduğu kadar önem verilmez. Hatta bazı şeyhler riyazat konusu üzerinde hemen hiç durmazlar Nitekim Taha’l-Harîrî de bunlardan biridir. Naklolunduğuna göre Es’ad Erbili hazretleri bir ramazan şey-hinin tekkesine gider. Ramazan boyunca orada riyazat yapmak ister Es’ad Efendi, iftarda çok çeşitli yemeklerin sofraya getirildiğini görünce vazifelilere bir daha böyle çok yemek getirmemelerini söyler. Ancak aldığı cevap ilginçtir:

“Şeyh Tahal’l-Hariri hazretlerinin emri var, getirmek zorundayız.” Durumu Şeyh Hariri’ye haber verildiğinde o, Es’ad Efendi’ye ertesi gün şu uyarıda bulunur’ “Bizim yolumuzda salik, Ma’ruf Kerhi gibi olmalıdır Hane sahibi önüne ne tür yemek koyarsa yemelidir. Ayrıca bizim yolumuzda temizlik önce kalpten başlar. Kalb tasfiye ile salah kesb edince cesed de ona uyarak salah bulur. Bu bakımdan uzun uzun riyazata hacet kalmaz.”

Keşf ehli olan İle olmayan

Taha’l-Harîrî der ki: “Keşf ehli olan salik ile keşfi olmayan salikin hali, gözü gören ile gözü görmeyenin Hicaz yolculuğuna benzer. Her ikisi de yol boyunca daima gayelerine yaklaşmaktadır. Fakat gözü görmeyenin sevabı daha çoktur Seyr u sülükte de keşfi olmayan salik, görünmüyorsa da terakki halinde olduğu için keşfi olandan İyidir.”

Taha’l-Harîrî’nin vefatına yakın halifesi M. Es’ad Efendi, kendi yerine oğlunun postnişin olması istirhamında bulundu ise de Şeyh Taha: “Oğlum ben varken vardır. Benden sonra yoktur Büyük babanız Hidayetullah Efendi’nin bende çok hakkı vardır. O hakkı ödemek İçin bu emaneti ben size terk ediyorum” dedi Vefatından altı ay sonra da Şeyh Taha’nın oğlu vefat etti. Taha’l-Harîrî’nin yerine M. Es’ad Erbili postnişin oldu.

Şeyh Taha’l-Harîrî hazretleri ” Muhammedî-meşreb” olduklarından irşadları da Muhammedi üslupta idi. Hz. Peygamber (s a) Rasülü’s-sakaleyn (=iki ağırlığın, insan ve cinnin elçisi) olduğu gibi, Şeyh Taha hazretleri de “mürşidü’s-sakaleyn” yani hem insanların. hem de cinlerin mürşidi idi. Hatta cinnilerden “Cuddüh” adında bir halifesinin ve pek çok müridinin bulunduğu rivayet edilmektedir.