Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz

Selâm Medeniyeti

Altınoluk Dergisi, 2006 – Agustos, Sayı: 246, Sayfa: 006

Selâm, kâinatta varlıkların fıtrat, tabiat ve şerîat kanunlarına göre birbirleriyle olan kavlî, fiilî ve kalbî iletişimlerinin genel adı olarak değerlendirilebilir. Selâm, Kur’an-ı Kerîm’de Haşr sûresinde esmâ-i hüsnâdan; yani Allah’ın isimlerinden olarak geçmektedir. Allah’a izâfe edilen selâm bakâ; yani sonsuzluk, kıdem; yani başlangıcı olmamak, azamet; yani sınırsız büyüklük, her türlü noksanlık ve âfetten selâmet, kullarını dünyevî ve uhrevî sıkıntılarından kurtarmak, dünyada ve âhirette her türlü rahmet ve selâmet, cennette esenlik, demektir. Selâm kelimesinin harfleri işârî olarak şöyle yorumlanabilir. ‘Sin’ üç dişli haliyle bir bağı, zinciri ve sürekliliği ifade ederken, ‘Lam’ Cebrâili, ‘Elif’ Allah’ı, ‘Mim’ Muhammed (a.s.)’ı ve onun şahsında bütün mahlûkat ve mükevvenâtı sembolize eder. Böylece selâm, Cebrâil vasıtasıyla Allah’tan Muhammed’e ve mükevvenâta her türlü güven ve barış taşıyan iletişim zinciridir.

İslâm, selâm kökünden; gönül ve dünya huzûru ile barışa ermek anlamınadır. Kur’an ve sünnet’te selâmın öncelikle Allah’tan kullarına ve diğer varlıklara, ardından meleklerin, peygamberlerin ve insanların birbirlerine ve bütün kâinâta selâm vermesini öngören hükümler bulunmaktadır.

Bir Müslüman gündelik hayatında kıldığı namazlarda et-Tahiyyât okurken yirmibir defa Allah’ı, Peygamberimiz’i ve diğer peygamberlerle melekleri ve sâlih insanları selâmlamaktadır. Namazların sonunda on üç defa yine melekleri ve insanları selâmladığı gibi selâmdan sonraki ‘Allahümme enteselâm ve minkeselâm…’ lâfızlarıyla da Allah Teâlâ’yı selâmlamaktadır.

İnsanın Allah, melekler, peygamberler, insanlar ve diğer varlıklarla selâmlaşması âyet ve hadisler çerçevesinde şöyle özetlenebilir:

I- ALLAH İLE SELÂMLAŞMA

1- Allah’tan kullarına -dünyada rahmet ve bereket anlamına– selâm

‘Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selâm size, Rabbınız kendisine rahmeti yazdı.’1 Bu âyette selâmın rahmet ve ilâhî kaynaklı olduğuna; ‘Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olanlara bizden selâm ve bereketlerle gemiden in’2 âyetinde ise selâmın bereketle ilişkisine işâret buyurulmaktadır.

Selâm dünyada rahmet ve bereket olduğu gibi cennette Allah’tan bir esenliktir. Nitekim: ‘Kendisine kavuştukları gün Allah’ın onlara iltifatı selâm olacaktır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır.’3 buyurulmuştur.

2- Kullarından Allah’a selâm

Kulların Allah’a selâmı tâat, tesbih, ibâdet ve kulluk şeklindedir. Yeryüzündeki bütün varlıkların O’nu hamd ile anması, varlıkların O’nu zorunlu tesbihidir.4 Allah Rasûlü’nün mîracda Allah’ı selâmlamak için kullandığı lafızlar, namazda kulların O’na selâm arzı için kullandığı lafızlar olmuştur: ‘Her türlü tahiyye, selâm, duâ, namaz ve güzel amel Allah’a mahsustur.’5

II- MELEKLERLE SELÂMLAŞMA

1- Meleklerden Selâm

Kur’an’da meleklerin, insan sûretinde gelip peygamberlerle selâmlaştığına dâir âyetler vardır. ‘Andolsun ki elçilerimiz İbrahim’e müjde getirdiler ve selâm sana, dediler.’6

Hadis-i şerifte de Allah Rasûlü buyurur ki: Allah Teâlâ Âdem’i yaratınca ona ‘Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver. Senin selâmına karşılık söyleyeceklerini güzelce dinle. Çünkü senin ve neslinin selâmı o olacaktır.’ buyurdu. Âdem meleklere:

– es-Selâmu aleyküm diye selâm verdi. Melekler onun selâmını:

– es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, diye karşıladılar.7

2- Meleklere Selâm

Kur’an’da kendisine meleklerin selâm verdiği İbrahim (a.s.)’ın ‘Size de selâm’ diye selâmla mukabele ettiği haber verilmektedir.8 Âişe vâlidemizin naklettiğine göre, O Cibril ile selamlaşmıştır: Rasûlullah bana: “Şu zât cibrildir. Sana selâm ediyor” buyurdu. Ben de: ‘Ve aleyhisselâm ve rahmetullahi ve berekatuh’ dedim.9

III- PEYGAMBERLERLE SELÂMLAŞMA

1- Allah’tan peygamberlere Selâm

Kur’an-ı Kerîm’de iki yerde Allah’ın peygamberlerine selâmı söz konusudur. ‘Selâm olsun Allah’ın seçkin kullarına.’10 ve ‘Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun.’11 Özel olarak ta Sâffât Sûresinde İbrahim, Nuh, Musa, Harun ve İlyas’a selâm edilmektedir. Allah ve meleklerinin, Peygamberimiz’e salât ve selâm ettiği ise Ahzab sûresinde haber verilmektedir.

2- Mü’minlerden Peygamberimize ve Peygamberlere Selâm

Mü’minlerin bütün peygamberleri salât ve selâm ile anmaları âdâbdandır. Allah Teâlâ inanan insanlara Peygamberimiz’i salât ve selâm ile selâmlamalarını emretmektedir: ‘Ey mü’minler! Siz de şanlı nebiye salevât getirin ve ona tam bir teslimiyetle selâm verin.’12 Bu ayet-i kerîme Allah Rasûlü’nü görme bahtiyarlığına erememiş mü’minlerin onunla manevî mülakatı ve buluşmasıdır. Çünkü Allah Teâlâ salât ü selâm getirenlerin selâmına mukâbele için O’na ruhunu iade eder.13 Allah’ın yeryüzünde dolaşan görevli bazı melekleri getirilen salât ve selâmları O’na ulaştırırlar.14 Peygamberimiz’e getirilen salât ve selâmların oluşturduğu manevî feyz ve pozitif enerji insanlarda Allah Rasûlü’ne yakınlık duygusunu artırmaktadır. Salât ü selâm gönüllerimizi Rasûl muhabbetine hazırlamaktadır. Bu yüzden Peygamberimiz, adı yanında anıldığı halde kendisine salât ü selâm getirmeyenleri cimrilikle tavsif etmiştir.15 Bir hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur: ‘Günlerinizin en hayırlısı cumadır. Bu sebeple Cuma günü bana çokça salât ü selâm ediniz. Zira salât ü selâmlarınız bana sunulur.’ Sahâbiler sordular:

– Senden hiçbir eser kalmadığı halde mi? Peygamberimiz buyurdu:

– Allah, Peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı.16

3- Peygamberimiz’den Mü’minlere Selâm

Peygamberimiz kendisine salât ve selâm edenlere mukâbele edeceğini haber verdiği gibi, O’nun mü’minlerin selâmına âhiretteki mukâbelesi şefâattir. Nitekim ezandan sonra okunan duâda mü’minlerin Muhammed (a.s.) için istediği vesîle, O’nun şefaatçi kılınması talebidir.

Gelecek sayı: İnsanlarla selamlaşma…

Dipnotlar: 1) el-Enam, 6/54. 2) Hûd, 11/48. 3) el-Ahzâb, 33/44. 4) el-İsrâ, 17/44. 5) Buhârî, Ezân 148; Müslim, Salât 56; Ebû Dâvûd, Salât 178; Tirmizî, Salât 100; Nesâi, Tatbîk 23; İbn Mâce, İkâme 24; Dârimî, Salât 84. 6) Hûd, 11/69; Ayrıca bkz. ez-Zâriyat, 51/24-25. 7) Buhârî, Enbiya, 1, İstîzan, 1; Müslim, Cennet 28. 8) Hûd, 11/69; ez-Zâriyat, 51/25. 9) Buhârî, Bedu’l halk 6; Müslim, Fazâilu’s Sahâbe, 90-91. 10) en-Neml, 27/59. 11) es-Sâffât, 37/181. 12) el-Ahzâb, 33/56. 14) Ebû Dâvûd, Menâsik 96. 15) İbn Hambel, Müsned; Ebû Dâvûd, Menâsik 97. 16) Tirmizî, Deavât 101. 16) Ebû Dâvûd, Salât 201; Nesâi, Cuma 5.