Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz

MERHAMET, RİKKAT VE ŞİDDET!

Evreni kuşatan, hayâtı yönlendiren üç önemli büyük güç…
Merhamet Allah’ın rahman isminin mazharı olarak zuhûra gelen ilâhî, rûhânî ve mânevî bir duygu…
Rûhî hayâtımızda rikkat ve inceliğin; muhabbet ve sevginin sebebi, hayâtı besleyen en büyük ilahî, rahmânî ve rûhânî damar… Evreni kuşatan, hayâtı yönlendiren üç önemli büyük güç…
Merhamet Allah’ın rahman isminin mazharı olarak zuhûra gelen ilâhî, rûhânî ve mânevî bir duygu…
Rûhî hayâtımızda rikkat ve inceliğin; muhabbet ve sevginin sebebi, hayâtı besleyen en büyük ilahî, rahmânî ve rûhânî damar…
Maddî hayâtımızda ise rikkat şiddetin sebebi. Çünkü madde rikkat kesbettikçe hayât şiddet peydâ ediyor. Maddenin incelmesi; rikkat kazanması sonucu atomun bulunmasından sonra gelişen teknoloji maddedeki rikkat ile birlikte hayâta şiddet olarak yansıdı. Mânevî hayâtta ise rikkat bir sonuçtu ve temelinde merhamet vardı. Maddî hayâtta ise rikkat bir sebeptir ve sonucu şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiddetin hayâta yansımasının doğurduğu sonuç ise nefrettir. Târih boyunca insanlık merhametin ürünlerini muhabbet olarak soluklamış, şiddetin ürününü ise nefret zehri olarak yutmak zorunda kalmıştır.
Câhiliye toplumlarının en büyük problemi merhametten mahrumiyet ve şiddettir. Âile içi şiddetten toplumsal şiddete ve oradan toplumlararası şiddete doğru uzanan bu şiddet sarmalı toplumları kanser gibi kemiren nefret ekmektedir.
İlâhî dinlerin insanlığa öğrettiği en önemli husûsiyet merhamet duygusudur. İnsan merhameti kuşandığı zaman başkalarının farkında olmaya; başkalarının farkına varınca da kendisi için istediğini başkaları için istemeye başlar. Böyle biri, toplumda açlar varsa karnını doyuramaz; üşüyenler varsa ısınamaz; ağlayanlar varsa gülemez.
Mekke’deki câhiliye toplumunu medeni hâle getiren ve onları şiddet sarmalından kurtarıp merhametle tanıştıran Yüce Peygamberimizin bu vasfının temelinde onun rahmet elçisi olması vardır.
Şiddetin her türlüsünün egemen olduğu ortaçağ insanını insan yapan özellikler onun uygulamalarında rahmet yağmurları gibi toplumu şiddet tortularından yıkayıp arındırmıştır.
Maddenin, rikkat kesbettiği çağımızda şiddet peyda etmesi kaçınılmazdı. Çünkü madde rikkat kesbettikçe hayât şiddet peyda edecekti. Rûhun rikkat kazanmasına yarayacak merhamet olmadıkça ortaya muhabbet ve sevginin çıkması beklenemezdi. Günümüzde insanın rûhî ve duygusal tarafı görmezden gelindi. Toplumlar merhamet açı hâline getirildi. Merhametten yana aç olan toplumlarda ise temel öğenin şiddet olması kaçınılmazdı.
Evet, bugün hepimiz ve herkes şiddetten şikâyet ediyor, ancak şiddeti doğuran sebepler üzerinde durmuyoruz. Şiddet, âdetâ bir eğitim aracı hâline geldi. Çocuk oyunlarından, televizyon film ve dizilerine kadar her yer ve her yönümüz şiddet sarmalında. Toplumu bu şiddet sarmalından kurtarmak herkesin derdi gibi görünüyor ancak bunun yolu nedir, buna nasıl bir çözüm üretilebilir? Buna kafa yoran yok. Varsa da çözüm üretebilen ve sesini duyurabilen yok.
Biz bu sene yaşanan bu gerçekler ışığında toplumumuzun bu derdine merhem olacak bir iş yapalım istedik ve bu amaçla Rahmet Peygamberi’nin Kutlu Doğumunu merhamet eğitimi konusuna ayıralım ve bu anlamda bir seferberlik başlatalım istedik.